Normal Doğum
07 Ağustos 2018

   Normal doğum son adet tarihinizden sonraki 37-42 gebelik haftaları arasında, kendiliğinden başlayan rahim kasılmalarıyla bebeğin vajinal yolla canlı olarak doğmasıdır. Rahim ağzının açılmaya başlaması ile rahim ağzında bulunan müküs tıkaç dışarı atılır ve halk arasında “nişan gelmesi” adını alır. Bu nişan gelmesi, doğumun başladığını gösterir. 

   Doğum ağrıları diğer ağrılardan farklıdır. Bu ağrıların en önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşudur. Doğumun başlangıcında, 30 dakika arayla gelen ağrılar 10-15 saniye sürer, giderek hem ağrılar arasındaki süre kısalır hem de ağrının şiddeti ve süresi artar. Doğumun sonlarına doğru 2-3 dakika arayla gelir ve 60-70 saniye sürer. Gebe bir kadının ağrılarının 10 dakika aralıklarla düzenli olarak başlaması, doğumun yakın olduğunun ve hastaneye gitmesi gerektiğinin ifadesidir. Rahim ağzının tam olarak açılması ilk doğumunu yapan kadınlarda 12 saat kadar, daha önce doğum yapmış kadınlarda da 8 saat kadar sürer.

Rahim ağzının tam olarak açılmasından sonra rahim kasılmaları daha da sıklaşır ve annede ıkınma hissi başlar. Bebek rahim kasılmaları ile itilerek doğum gerçekleşir. Bu devre yaklaşık olarak 1 saat surer.

Bebeğin doğumundan sonra da rahimin kasılmaları devam eder. Bu ağrılar bebeğin sonunun, eşinin (plasenta) çıkmasını sağlar. Bu devre yaklaşık olarak 10-30 dakika süree.Loğusalığın ilk günlerinde de rahim kasılmaları azalarak devam eder. Bu kasılmaların amacı, doğumdan sonra damarların ağzının büzülerek kanamanın azaltılması, loğusalık akıntısının (loşi) dışarı atılması ve rahimin küçülmesini sağlamaktır.

Normal doğumun en doğal ve fizyolojik yol olduğu unutulmamalıdır. Eskiden anne ve bebek için hayati tehlike olduğunda sezeryan yapılırdı. Artık doğum ve ağrı korkusu ile tamamen sağlıklı anneler sezeryan ile doğum düşünüyorlar. Ancak normal doğumun hem anne hem de bebek için sezaryenle doğuma göre üstünlükleri vardır. 

1-Vajinal doğum sonrasında anne birkaç saat içinde normal aktivitelerini yapabilmekte, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabilmekte, gebelik öncesi yaşantısına dönmesi çok çabuk olmaktadır. 

2-Normal doğum sonrası vücudun (özellikle karnın) eski şekline dönmesi sezaryene oranla daha iyi ve çabuktur. 

3-Anne için hem doğum yapar yapmaz bebeğini kucaklayabilmek ve emzirebilmek hem de bebeğinin doğumuna aktif olarak katkıda bulunmuş olmak büyük mutluluktur. Bebeğiyle doğar doğmaz o özel bağı kurabilmek, şüphesiz yaşamının en keyifli anı olacaktır.

4- Normal doğum sırasında bebek kemik kanaldan geçip (annenin pelvis kemikleri) vajinal doğarken, göğüs kafesine oluşan baskı bebeğin akciğerlerindeki sıvının çok büyük kısmının boşalmasına ve nefesini daha rahat almasına neden olur. Sezaryende bu durum söz konusu olmadığından, sezaryenle doğan bebeklerde "yeni doğanın geçici takipnesi" ve "ıslak akciğer" adı verilen solunum sıkıntıları vajinal doğumla doğan bebeklere oranla beş kat daha sık görülür. Bu tür solunum sistemi problemlerini, normal zamanından önce, isteğe bağlı sezaryen ile doğurtulan ve bir bakıma hekim ve hastanın ortaklaşa hatası olarak prematüre (erken) dünyaya getirilmiş bebeklerde sık görmekteyiz. Özellikle bu nedenle, isteğe bağlı "elektif" sezaryenlerin 39. haftadan önce yapılmaması çok önemlidir.