GEBELİKTE RADYOLOJİK İNCELEME YÖNTEMLERİ
Tanısal amaçlı görüntüleme yöntemlerinin yaygın ve daha kolay
uygulanmaya başlanması ile gebe olan veya gebelik olasılığı olan
hastalarda bu yönteme başvurma sayısı giderek artmaktadır. Gebelikte
yapılan tanısal amaçlı radyolojik incelemeler sırasında alınan iyonizan
radyasyon ve kullanılan kontrast maddeler hastalar ve yakınları
açısından gerilim nedeni olmaktadır. Tanısal görüntüleme yöntemlerinde
kullanılan röntgen ışınları temas ettikleri maddelerin elektron
kaybetmelerine neden olurlar (iyonizasyon). İyonize radyasyona en hassas
olan hücreler hızlı bölünen hücreler olduğu için gelişmekte olan
bebeğin zarar görme olasılığı oldukça fazladır.
Gebelik öncesi yumurtalıkların tanısal amaçlı iyonize radyasyona maruz
kalmasının gelecekteki gebelikler üzerinde herhangi bir ölçülebilir
etkisi yoktur. Üreme çağındaki kadınlarda radyolojik inceleme planlamak
için ideal zaman eğer mümkünse adet döneminin ilk 10 günüdür. Radyolojik
inceleme sırasında çocuk doğurma potansiyeli olan tüm kadınlar gebe
olup olmadıklarını söylemelidirler. Şüphe olması durumunda işlem öncesi
gebelik testi yapılabilir.
İyonize radyasyon yayan radyolojik yöntemler düz filmler, ilaçlı böbrek
filmi, mamografi, fluoroskopi, anjiyografi, komputerize tomografi ve
nükleer tıp incelemeleridir.
Ultrasonografi ile 1.5 Tesla ve aşağısı manyetik alanı olan manyetik rezonans incelemenin gebeye bilinen zararlı etkisi yoktur.
Radyasyonun etkisi yumuşak doku tarafından emilen ışın miktarı ile
ölçülmektedir. (1 rad = 0.01 gray (Gy) = 0.01 sievert (Sv) = 1 rem
(roentgen-equivalent man) and 0.001 rad = 1 mrad = 0.01 mGy).
Gebe bir kadına radyolojik inceleme konusunda bilgilendirme yapılacağı
zaman tanısal işleme bağlı hastaya spesifik radyasyon dozu
hesaplanmalıdır. Radyasyon dozunun hesaplanmasında inceleme sayı ve
tipi, süresi, mesafesi, kullanılan foton miktarı (miliamper=mA) ve
enerji (maksimum kilovolt=kVp), hastanın cilt dokusunun kalınlığı ve
bebeğin anne cilt yüzeyinden olan derinliği ve kullanılan yöntemle
ilgili bilgiler gerekmektedir. Bebek radyasyon kaynağına ne kadar yakın
olursa emilen radyasyon miktarı o kadar artmaktadır. Radyasyona
maruziyet miktarı rahim görüntüleme alanı dışında kaldığında çok azdır,
bu durumda ancak serpinti tarzında radyasyon alınabilir. Gebe hastaya
zorunlu durumlarda batın dışı bölgelere yapılacak inceleme esnasında
kurşun gömlek giydirilerek bebeğin maruz kalacağı radyasyon miktarı
azaltılabilir.
İyonize radyasyonun bebek üzerine etkileri ile ilgili insanda yapılmış
bilimsel çalışma yoktur. Bugün elimizdeki bilgilerin çoğu vaka sunumları
ile Japonya da ki atom bombası ile Çernobil faciası sonrası hayatta
kalanlarda yapılan inceleme sonuçlarına dayanmaktadır. Bu verilere göre
en sık görülen potansiyel zararlı etkiler gebelik kaybı (düşük veya ölü
doğum), sakatlık, büyüme ve gelişme bozuklukları, nörolojik yan etkiler,
zeka geriliği ve kanserdir.
Gelişen bebeğin radyasyondan etkilenme oranı ve zararlı etkiler gelişme
evresine göre değişmektedir. Bu dönemler olası etkilere göre 3 döneme
ayrılabilir. Ana rahmine düşmeden önceki süre (0-2. Gebelik haftaları),
organ gelişiminin olduğu süre (3-8. Gebelik haftaları) ve gebelik
gelişme süresi (9.hafta sonrası). İlk 2 haftada radyasyonun olumsuz
etkisi ya rahime yerleşmeyi engeller ve bebeğin kaybına yol açar ya da
olumsuz hiçbir etkisi olmaz. Buna ya hep ya hiç etkisi denir. Organ
gelişimi esnasındaki 3-8 haftalar arası süre de düşük doz radyasyon
anomali riskini artırmazken doz artınca anomali görülme olasılığı
artmaktadır. 9. gebelik haftası sonrası bebeğin iyonize radyasyona
hassasiyeti azalır 25 haftaya kadarki dönemde santral sinir sistemi en
fazla etkilenmektedir.
Uzuvlara ve batın dışı bölgelere ait tek bir düz film ile oldukça az
ışın alınır. Karın ve sırt düz filmleri, göğüs bölgesinin tomografik
incelenmesi, bir çok nükleer tıp incelemesi bebekte tahliye
gerektirmeyecek kadar etki eder. Bebek açısından risk taşıyan
incelemeler ise karın bölgesinin CT incelemesi, ilaçlı böbrek filmi,
fluoroskopi ve girişimsel radyolojik incelemelerdir.
Genel olarak bebeğe gelen ışın dozu yumurtalık veya rahime ulaşan
dozdur. Yaklaşık olarak karın veya basen bölgesine verilen dozun %40
kadarıdır.
Tıbbi kaynaklara göre 5 rad altındaki radyasyon maruziyetine bağlı bir
problem görülme riski çok düşüktür. Ancak zaten hiç ışın almayan bir
hasta da bile %15 kendiliğinden düşük, %3 anomali (sakatlık), %4 gelişme
geriliği ve % 1 zeka geriliği görülebilmektedir. 10rad lık bir ışın
alan hastada bu doz zaten var olan anomali riskini ancak %1 arttırarak
%5 yapmaktadır.
Tıbbi tahliye hamilelik öncesi ve günü geçmeden radyasyona maruz kalan
hastalarda önerilmez. Gebeliğin 2-8 haftaları arasında doz az ise ek
risk faktörü (teratojen (sakatlık oluşturan) ilaç kullanımı vb) yok ise
tahliye önerilmemekte ancak alınan doz yüksek ise tahliye
önerilebilmektedir.